Ege’nin altına dinamit

TEMA Vakfı; 2019 yılından itibaren sürdürdüğümüz maden ruhsat haritası çalışmaları sonucunda 29 ilin yüzölçümünün yüzde 67’sinin IV. Grup madenler denilen altın, gümüş, kömür, liyit gibi madenler için ruhsatlandırılmış olduğunu tespit etti. Analizlere göre; en çok ruhsat verilen iller Ege Bölgesi’nde olduğu görülürken Kütahya’nın yüzde 92’si, Çanakkale-Balıkesir (Kaz Dağları) yüzde 79’u, İzmir’in yüzde 70’i, Muğla’nın yüzde 59’u, Afyonkarahisar’ın yüzde 52’si IV. Grup madencilik faaliyetlerine ruhsatlandırıldı. Rakamlara bakıldığında Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü, yaşam alanlarını, tarım bölgelerini, ormanları, meraları, su varlıklarını gözetmeksizin her yerde madencilik faaliyetlerine izin verdi.

ÇED OLUMSUZ KARARI VERİLEN SADECE 1 PROJE VAR

Türkiye’de madenler, Maden Kanunu’na göre 5 grupta ele alınıyor. Biz TEMA Vakfı olarak çalışmalarımızı bu maden grupları arasında geniş alanlara yayılan ve üretimleri esnasında yoğun su tüketimine ve kirliliğine neden olan IV. Grup madenler arasından; kömür ve altın, gümüş, bakır gibi metalik madencilik faaliyetleri üzerinde yoğunlaştırıyoruz.

Maden ruhsat haritalarımızda, illerin IV. Grup madenlere ruhsatlılık oranını tespit ediyoruz. 2019-2022 yılları arasında 29 ilin maden ruhsat haritaları üzerinde çalıştık ve bu illerin ortalama yüzde 67'sinin IV. Grup madenlere ruhsatlı olduğunu tespit ettik. Diğer maden gruplarını da çalışmış olsaydık illerdeki ruhsatlılık oranı tabii ki çok daha fazla olacaktı. Buna ek olarak bu haritalardaki ruhsatlı sahalarda da artışlar oluyor çünkü MAPEG binlerce sahayı ihaleye çıkartıyor. Örnek vermek gerekirse Kasım 2022’de Ordu’nun yüzde 71’inin IV. Grup madenlere ruhsatlı olduğunu tespit ettik. Eğer bu raporumuzu Ocak 2024’te hazırlamış olsaydık ruhsatlılık oranı daha yüksek çıkacaktı.

Son 20 yılda ne kadar maden ocağı açıldığını söylemek mümkün değil, fakat son bir yıl içerisinde kaç tane Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu ve ÇED Gerekli Değildir kararı verildiğini konuşabiliriz. Sadece 2023 yılında petrol, doğalgaz, III. ve IV. Grup madenlere dair ÇED süreci başlayan 525, ÇED Gerekli Değildir kararı verilen 443, ÇED Olumlu kararı verilen 37 proje var. ÇED Olumsuz kararı verilen ise sadece 1 proje bulunuyor. Görüldüğü üzere her geçen gün daha fazla maden projesi ÇED Olumlu ve ÇED Gerekli Değildir kararları ile onay alıyor.

Kazdağları maden haritası

BÜYÜK BİR TEHDİT ALTINDAYIZ

Doğal varlıkların öneminin ne yazık ki yeteri kadar kavranmadığını düşünüyoruz. İklim krizi, su krizi, gıda krizi gibi birçok krizi aynı anda yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz. Bizim öncelikli ihtiyacımız toprağımızı, havamızı ve suyumuzu korumak olmalı. Fakat maalesef bu konuda koruma/kullanma dengesini gözeten politikalarımız yok.

Örneğin Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde bir bakır madeni projesi yapılmak isteniyor. Bu bakır madeninin bir yılda tüketeceği su Çanakkale’deki 100 binden fazla insanın bir yılda tükettiği suya eşdeğer miktarda. Bölgedeki diğer IV. Grup maden projelerini de göz önüne alırsak ne kadar yoğun bir su tüketiminin söz konusu olduğunu sizler düşünün. IV. Grup madencilik faaliyetlerinden kaynaklı olarak büyük bir tehdit altındayız ve bu tehdit her geçen gün büyüyor, etkileri daha şiddetli bir şekilde karşımıza çıkıyor. Doğal varlıklarımızı korumanın ülke olarak en acil gündemimiz olması ve bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz.

2 BİN 200 FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE ORMAN YOK EDECEK

Kesinlikle söyleyebiliriz. Her iki bölge de hem deprem bölgesi hem de iklim krizi kaynaklı öngörülemez hava olaylarının meydana geldiği alanlar. İliç’teki altın madeninde uluslararası standartlara göre madencilik yapıldığı öne sürülüyordu. Fakat yığın liç alanının stabilitesi dahi kontrol edilemedi. Bu facia bize şunu gösterdi; madencilik yapılan alanlarda aşırı yağış, deprem gibi doğal afetler yaşanmasa bile büyük bir felaket yaşanma ihtimali, madencilik faaliyetinin kendisinden kaynaklı olarak da söz konusu olabiliyor. Bir de bu duruma az önce ifade ettiğim gibi deprem ve aşırı hava olaylarının meydana getirebileceği etkileri eklersek ciddi bir tehdit altında olduğumuz ortada. Üstelik yaptığımız çalışmalara göre Kazdağları’nın yüzde 79’u, İzmir’in ise yüzde 70’i IV. Grup madenlere ruhsatlandırılmış durumda.

Şu anda Kazdağları Yöresi’nde ÇED olumlu kararı almış 3 tane büyük maden projesi var;

Birincisi; Balıkesir’in Altıeylül ve İvrindi sınırları içerisinde yapılmak istenen altın, bakır madeni projesi. Bu proje hakkında 5 Eylül 2022 tarihinde ÇED olumlu kararı verildi. Projenin ÇED alanı 913 hektar (yaklaşık 1220 futbol sahası), ÇED raporundaki orman alanı ise 751 hektar; (yaklaşık 1000 futbol sahası) yani proje alanının yüzde 82’si orman alanı.

İkinci proje ise Çanakkale, Lâpseki’deki altın madeni projesi. Bu projede altın madeni alanının 12 kat büyütülmesi isteniyor. Büyütme ile beraber toplam ÇED alanı 429 hektar (yaklaşık 575 futbol sahası) olacak ve bu alanın da 387 hektarı (yaklaşık 520 futbol sahası) orman alanı. Bu proje hakkında da 8 Aralık 2022 tarihinde ÇED Olumlu kararı verildi.

Bir diğer proje ise Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde yapılması planlanan Halilağa Bakır Madeni projesi. Projenin ilk ÇED Olumlu kararı iptal edildi fakat maden şirketi, 2009/7 Genelgesi kapsamında Bilirkişilerin ifade ettiği teknik eksiklikleri ve mahkemenin hukuka uygunsuzluk yönündeki tespitleri sebebiyle tekrar bir ÇED süreci başlattı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bu ikinci ÇED başvurusuna 14.03.2023 tarihinde ÇED Olumlu kararı verdi. Projenin ÇED alanı 580 hektar (yaklaşık 775 futbol sahası), bu alanın ise 514 hektarı (yaklaşık 685 futbol sahası) orman alanından oluşuyor.

Sadece bu üç projenin yok edeceği orman alanı 1652 hektar. Bir diğer ifade ile sadece bu üç proje yaklaşık 2 bin 200 futbol sahası büyüklüğünde bir orman alanını yok edecek. Kazdağları’nda yapılması planlanan diğer maden projelerini de düşündüğümüzde orman alanlarımızın, biyolojik çeşitliliğimizin ve tarımsal üretimimizin büyük bir risk altında olduğunu söyleyebiliriz.

Bunun yanında İzmir’de de altın madeni projeleri için ÇED süreçleri başlatılıyor. Halihazırda Bergama’dan dolayı yörede ciddi bir yara açılmışken, yeni projeler ile bölgenin yok oluşunu izlemek istemiyoruz. Kuzey Ege, Gediz ve Küçük Menderes Havzaları tarımsal üretim açısından hayati öneme sahip alanlar, aynı zamanda bu bölgelerde turizm de büyük bir gelir kaynağı. Bölgedeki ormanları ve zengin tür çeşitliliğini de beraber düşündüğümüzde büyük endişe duyuyoruz. Coğrafyamız, madencilik faaliyetleri ile yok edilmemeli. Ülkemizde İliç, Şebinkarahisar, Eşme gibi felaketleri bir daha yaşamak istemiyoruz.

İzmir maden haritası

MADEN OCAKLARINDAN GERİYE CEHENNEM ÇUKURLARI KALIYOR

TEMA Vakfı olarak bu konu üzerinde bir politika önerimiz var. Bizler, madencilik faaliyetlerinin yapılamayacağı alanların belirlenmesini ve bu alanların kanunlarla madencilik faaliyetlerine karşı korunmasını talep ediyoruz. Dünyada bunun çok örneği var. AB ülkelerinden Amerika’ya, Filipinler’e, Endonezya’ya ve Nijerya’ya kadar birçok ülke önemli doğa alanlarında madencilik faaliyetlerine izin vermiyor.

Eğer bir alanda madencilik faaliyeti gerçekleştirirseniz o alanın eski haline dönmesi hiçbir şekilde mümkün değil. Bu sebeple bizler de; orman alanlarımızda, korunması gereken alanlarda (milli parklar, tabiat parkları, çevre koruma bölgeleri, yaban hayatı sahaları vb.), tarım alanlarında, su havzalarında, tarihi ve kültürel alanlarda madencilik faaliyetlerinin kesinlikle yapılmaması gerektiğini söylüyoruz. Bu konu üzerine hazırlamış olduğumuz “Madenciliğe Kapalı Alanlar Politika Notu” isimli kitapçığımıza web sitemizin (tema.org.tr) Çevre Kütüphanesi bölümünden ulaşabilirsiniz.